XOŞAMAD

HOŞGELDİNİZ

WELCOME

Bİ-XEYR HATIN

DİKKAT

Blogumuz tek sayfa değildir..sayfanın en altındaki ' önceki yazılar' kısmına tıkladığınızda diğer sayfalarımızıda görebileceksiniz...

Hilal

Nur'a Allah

Nur'a Allah

15 Temmuz 2008 Salı






BİR AYET BİN DERS....


Eger yeryuzundeki ağaclar kalem, deniz murekkep olsa, arkasindan yedi deniz daha ona katilip (murekkep) olsaydi,yine de Allah'in kelimeleri bitmezdi." Lokman suresi/27)


Allahın lütfundan kendilerine verdiği nimetlerinde,cimrilik edenler,sakın kendileri için bunun hayırlı olduğunu zannetmesinler.Cimrilik ettikleri mal yarın kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır.Göklerin ve yerin mirası Allahındır ve Allah her ne yaparsanız haberdardır. AL-İ İMRAN 180


Ey insanlar!) Nereye gidiyorsunuz? (Tekvir 26)


Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz? Hiç düşünmüyormusunuz? (Saffat 154-155)


Hayret! Bu ilahî kelâmı, kendilerine iletmen için sana göndermiş olmamız onlara yetmez mi? Kuşkusuz onda rahmet[imizin tezahürü] ve iman edecek kimseler için bir uyarı vardır.

ANKEBUT / 50-51


Her kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, doğrularla, şehidlerle ve iyi insanlar ile birlikte olurlar. Bunlar ne güzel arkadaştır!" Nisa - 69


İşte bu lütuf Allah'tandır! Her şeyi en iyi bilen olarak Allah yeter!" Nisa - 70


Neyiniz var? Nasıl hüküm veriyorsunuz!

Hiç düşünmüyor musunuz? (Saffat 154-155)


Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz onun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir ..HUD 102


Ey insanlar, siz Allah'a yönelmiş yoksullarsınız! Allah ise mutlak Gani (Çok zengin ve hiçbir şeye muhtaç olmayan), mutlak Hamid (Hamd'e tek layık olan)'dir (Fatır 15)



Kör ile gören bir olmaz. Karanlıklar ile aydınlık bir olmaz. Gölge ile sıcaklık bir olmaz. Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah dilediğine işittirir. Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. Sen ancak bir uyarıcısın" (Fatır 19-23)


Artık kim azmışsa, ve dünya hayatını ahirete tercih etmişse, Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir!

Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa,ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse, Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir!" (Naziat 37-41)



Kim izzet ve şeref istiyor idiyse , bilsin ki izzet ve şerefin hepsi Allah ındır .Ona ancak güzel sözler yükselir.Onlarıda Allah a amel-i salih ulaştırır. Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince , onlar için çetin bir azap vardır. ve onların tuzağı bozulur. FATIR 10



HACC SURESİ:

52 - "Senden evvel ne bir rasul ve ne bir nebi göndermedik ki, bir şey yapmayı arzu ettiği vakit Şeytan onun arzusuna bir fitne yapmış olmasın! Bunun üzerine Allah Şeytan'ın vesvesesini derhal yokeder ve ayetlerini onun kalbine sağlamlaştırır. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilen hikmet sahibidir."

53 - "Bunu, yani Şeytan'ın vesvesesini, kalpleri katı olanlar ile kalplerinde hastalık bulunanlara bir imtihan vesilesi kılmak için yapar. Çünkü zalimler haktan çok uzak bir ayrılık içindedirler!"

54 - "Bir de bunu, kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur'an'ın muhakkak Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler ve O'na iman etsinler de kalpleri O'na saygı duysun diye yapar. Çünkü Allah, iman edenleri hidayet yoluna çıkarır!"

55 - "İnkar edenler de, kendilerine kıyamet saati ansızın gelinceye kadar, veya kurtulma gayretinin boşa çıkacağı günün azabı gelinceye kadar, Kur'an hakkında devamlı kuşku içinde kalırlar."

56 - "Mülk o gün tek olan Allah'ındır; aralarında hükmünü verir. Artık iman edip iyi işler yapmış olanlar Naim cennetlerindedir."

57 - "İnkar edip ayetlerimize yalan diyenlere gelince, işte bunlara hakir düşüren bir azap vardır. "



İçinizden, insanları hayra çağıracak iyiliği emredip kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun..." (Ali İmran 104)


Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız� (Ali İmran 110)

�Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır� (Enfal 25)


Ve Allah yolunda [sınırsızca] harcayın, kendi elinizle kendinizi ve iyilik yapmaya azimle devam edin: unutmayın ki Allah iyilik yapanları sever. " ; Bakara / 195


Gök gürültüsü ona hamd ile ,
Meleklerde korkularından dolayı .
o ,na tasbih ederler ,
o,yıldırımlar gönderir onunla dilediğini çarpar .
onlar allah hakkında mücadele edip duruyorlar ,
oysa allahın çarpması ,pek çetindir ,

Rad ,suresi .13.Ayet


Evet, iyi bilinki, kalpler ancak Allah'ı anmakla tatmin olur!" (Rad 28)



Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır" (Fatır 6)




Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir" (Hac 40




Ve eğer Şeytan�dan bir kışkırtı seni sürükleyecek olursa hemen Allah�a sığın ve bil ki O her şeyi işiten,her şeyi künhüyle bilendir.Araf/200

Bu nedenle,eğer Şeytandan gelen bir vesvese seni anlamsız ve sebepsiz bir öfkeye sürükleyecek olursa hemen Allah�a sığın;şüphesiz yalnız O her şeyi işiten,her şeyi bilendir.Fussilet/36

Şimdi Kuran okuyacağın zaman hemen o kovulmuş şeytana karşı Allah�a sığın.Nahl/98



Onların kalplerinde sizin saldığınız korku Allah'ınkinden daha şiddetlidir.Bu onların anlamayan bir topluluk olmalarından dolayıdır."...

"Onlar sizinle toplu halde ancak mustahkem şehirlerde veya surların arkasından çarpışabilirler.kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir.Sen onları toplu halde sanırsın,oysa kalpleri dağınıktır.Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarındandır." (Haşr-13-14)..

"Onları gördüğünde cüsseleri hoşuna gider.Konuştuklarında sözlerini dinlersin.Onlar adeta sıralanmış kütükler gibidirler.Her bağırtıyı aleyhlerine sanırlar.Onlar düşmandır,onlardan sakın.Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) uzaklaştırılıyorlar!..(münafikun-4).....



Allah yoluna çağıran, makbul ve güzel işler işleyen ve �Ben Müslümanlardanım� diyen kimseden daha güzel söz söyleyen kim olabilir?" (Fussilet 3



Onlar sizinle toplu halde ancak mustahkem şehirlerde veya surların arkasından çarpışabilirler.kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir.Sen onları toplu halde sanırsın,oysa kalpleri dağınıktır.Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarındandır." (Haşr-13-14)..


Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.

(Al-i İmran Suresi, 92)



SİZ EY imana ermiş olanlar! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; herkes yarın için ne hazırladığına baksın! Ve [bir kez daha:] Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır; ve Allah'tan habersiz olan, bu nedenle Allah'ın da kendileri [için neyin iyi olduğu]ndan habersiz bıraktıkları gibi olmayın: [çünkü] onlar gerçekten sapmış olanlardır! " Haşr sûresi /18/19.ayetler


ALLAH O'dur ki O'ndan başka ilah yoktur: O, yaratılmışların kavrayış alanı dışındaki şeyleri de, duyuları yahut akıllarıyla kavrayabildiklerini de tek bilendir: O, Rahmân ve Rahîm.Allah O'dur ki O'ndan başka ilah yoktur: Mutlak Hakim, Kutsal, Kurtuluşun Tek Kaynağı,İman Bağışlayan, Doğru ile Yanlışın Tek Belirleyicisi,Üstün, Eğriyi Düzeltip Doğruyu İhya Eden, Bütün İhtişamın Sahibi! Şanı yüce olan Allah, insanların ilahlık yakıştırdıkları her şeyden münezzehtir. O, Allah'tır, Yaratıcı, bütün özlere ve görüntülere şekil veren Yapıcı!"

Haşr sûresi/ 22-23-24.ayetler...










Allah,
er-Rahmân, er-Rahîm,
el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm,
el-Mü'min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr,
el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri', el-Musavvir, el-Gaffâr,
el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd,
el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, es-Semi', el-Basîr,
el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr,
eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl,
el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi', el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd,
el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy,
el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy,
el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir,

el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli,
el-Müteâlî, el-Berr, et-Tevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf,
Mâlikü'l-Mülk, Zü'l-Celâli ve'l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi',
el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni', ed-Dârr, en-Nâfi',
en-Nûr, el-Hâdi, el-Bedî', el-Bâkî,
el-Vâris, er-Reşîd,
es-Sabûr.
Ortada Şeyh Muhammed Nurullah ,sağda A.Baki Seyda ,Solda Şeyh Ömer Faruk Efendi

Şeyh Muhammed Nurullah'ın Serdahlideki bir resmi



Şeyh Muhammed Nurullah'ın Urfada Balıklıgölde çekilmiş bir resmi

Şeyh Muhammed Nurullah'ın Serdahli(bağlar başı) de çekimliş bir resmi

Şeyh Muhammed Nurullah'ın Diyarbakır'da çekilmiş bir resmi

Şeyh Muhammed Nurullah efendinin eski fotoğraflarından biri


Şeyh Muhammed Nurullah'ın gençlik fotoğraflarından biri




Şeyh Muhammed Nurullah'ın bilinen fotoğraflarından biri

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Şeyh Muhammed Nurullah SEYDA (K.S.)


1948 yilinda dogdu. Kucuk yastan itibaren, boLgenin degerLi aLimLerinin gozetiminde: medreseLerde ders okudu. OzeLLikLe genc yasinda zeka ve ustun akLi iLe hocaLarinin hemen dikkatini cekti. Genc yasina ragmen, kisa zamanda iLim ve takvasi iLe muhterem pederinin yerini doLdurdu. OzeLLikLe yasadigi topLumun ve cagin probLemLeriyLe iLgiLendi. Bugunun insaninin “nasiL” irsad ediLmesi, dogruLarin hangi metodLa ona uLastiriLmasikonusunda ugras verdi. Bircok eser kaLeme aLdi. Bir mutasavvif ve mursid oLarak tasavvufu “ Kur’ an ve Sunnet” isiginda suzgecten geciren eserLeri buyuk yankiLar yapti. Henuz 20 yasinda iken kaLeme aldigi” Esrarü’t-Tasavvuf” ( Tasavvufun SirLari adi aLtinda Turkceye cevriLmistir. ) isimLi eseri genis hacmLi oLmamasina ragmen, net ve oz bir tarzda tasavvuf anLayisini ortaya koyan ifrat tefrit noktasindakiLeri insafa davet eden eseri oLdu. Ustad M. NuruLLah Seyda eL-Cezeri (K.S.) beLki en verimLi caginda 12 Mayis 1985 tarihinde 34 yasinda iken eLim bir trafik kazasinda Rabbine kavutsu. Geride 10 binLerLe ifade ediLen seveni ve 11 mumtaz eser birakarak. Bugun kardesi Seyh Omer Faruk Seyda eL-Cezeri (K.S.) hazretLeri bu mukaddes vazifeyi ifa etmektedir. İrsad haLkasina onbinLeri ekLeyerek. “ Butun duaLarimizin sonu, butun Hamd Ler ALemLerin Rabbi oLan ALLAH (c.c.)’adir “ MÜELLİFİN TERCEME-İ HALİNDEN BİR BÖLÜM Müellifimizin şeyh İmam alim ve fazilet kaynağı olan Muhammed Nurullah El-Cezeri olup büyük allame mürşidlerin İmamı, takva ehlinin medarı iftiharı, saliklerin mürebbii, nur şelalesi Şeyh Muhammed Sait Seyda El-Cezeri ( Esrarı yücelsin irşadlarının fiyuzatı havas ve avam bütün insaları kuşatsın ) nin oğludur. Hicreti nebevi nin 1368 senesinin Safer ayında İbn Ömer Cezerisinde ( Şimdiki Mardin’ in Cizre kazasında ) doğmustur. Bu belde ( Cenab-ı Hak belalardan muhafaza buyursun ) hala faziletli Din Adamlarının ve Büyük Alimlerin yetişmesinde tükenmez bir kaynak olmayı devam ettirmektedir. Sırası gelmişken burada yetişenlerden birkaçını işaret etmek boynumuzun borcudur. MeseLa, tasavvufun çeşitli sırlarını ve ilahi aşkı ihtiva eden meşhur divan sahibi Eş-Şeyh Molla Ahmed Nişani bunlardandır. Aşıklar divanını meclislerinde okuyacaklari şiirlerinde kaynak kabul etmişler. Halleri onun işaret ettiği manaLara gore mukayese ederlerdi. Öyle ki tavıurLarının ekserisine ondan şahit getirirler. Feyizyab oLup büyük derecelere nail olurlardı. Cizre’ nin yetiştirdiklerinden bazıları da; İbnül Esir’ in üç oğlu Ebul izz Tecvide kuraların ve Şeyhlerin Şeyhi olan Muhammed ibnül Cezeri müellifin muhterem dayıları ve kardeşleri ki her biri ilimde zamanın yegane şahsiyetiydi. Ayrıca sağlığında uzun müddet mülaki olmak şerefine nail olduğumuz müeelifin pederine işaret etmek bize kafidir. Halk üzerine adeta üşüşür ziyaretçiler ve müritler en uzak bölgelerden gelirdi.Nitekim şairin şu beyiti haline pek uygun düşmektedir ;

Nerede tatlı bir pınar gözü bulsalar

Toplanır ins-ü-kuş can atarlar bilseler



Gerçek şu ki, ziyaretçiler kendisini ve münevver simasini görüp ahlak ve sıfatlarını müşahade ettiklerinde “ Tahminlerimizin çok üstünde” demekten kendilerini alamiyorlardı. Evet O’ nu gören O’ nunla bir araya geldiği zaman “Muidiyi bizzat görmek duymaktan daha hayırlıdır” der.
O’ nu bizzat kendisiyle aynı senede doğup, aynı senede vefat eden (1309 H./1387 H.) hem ilim hemde tarikat icazetlerini kendisinden alan aynı zamanda aralarında hususi din kardeşliği tesis eden Cizre Li Şerif asil ve büyük Alim Seyyid Ali El Fundukimethetmis ve kendisine iltihak ettikten sonra bu büyük mürşidin şan ve şerefine Divanının Müteaddid yerlerinde işaret etmiştir. Onlardan bir bölümü mealen şöyledir :

Nice yollar bilir nasıl Seydadır,
Öyle bir nimet ki Lütfü İlahi

Ceziremiz manen çokta ümrandır

Hak yoldur, tuttuğu tarikat dahi…



Müellifimiz olan oğlunuda küçüklüğünden beri gözden ırak tutmuyordu. Bazen kendisi bazende bölgesinin değişik fenlerdeki en mümtaz hocaları nezaretinde eğitim ve terbiyesine son derece ihtimam gösteriyor, başı boş bırakmıyordu. Hocaların hepsi kendilerine emanet edilen bu büyük mübarek ağaç meyvesine ve yiğit yavruya gereken gayret ve ihtimamı göstermekten geri durmuyorlardı: Neticede Cenab-ı Hak O’ nu iyi bir şekilde yetiştirdi.
Nitekim ilhamını uhdesinde bütün güzelliklerde barındıran asil kaynağından almıştır. Çünkü arazinin güzel ürün vermesi tohumun iyiliğine bağlıdır. Kader yavaş yavaş bu edip şahsiyeti aslının adabını öğrenmeye müsait hale getirmiştir. Mevla’ nın inayeti beraberinde olduğu halde seyrine devam etti. Akranının bir tek merhaleyi kat ettiği bir zamanda O birkaç merhale katetti. Bu çalışma, fazilet ve meziyetler kendisinde yer edinceye yegane şahsiyet olan babasının gösterdiği yolda müridlerini sevk ve idare edecek istidad ve kabiliyetler gelişinceye akli ve nakli ilimlere vakıf olup rivayet ve dirayeti kendisinde rüsuh buluncaya kadar devam etti. Bütün bu başarılar Cenab-ı Hak’ ın kendisine tevdi ettiği keskin zekası ve kuvvetli hafızası sayesinde olmuştur. O sırada Takdiri İlahi babasının nuranı nefsinin; “Ey huzur içinde olan can dön Rabb’ ine sen O’ndan razı O da senden razı olarak” nidasına icabet etmesine hükmetti. O da Allah(c.c.) ın kulları arasına ve cennete girdi. Oğlu olan müellif ise bir taraftan maharet ve yücelik ridasına büründükten sonra bütün takdirlerle O’ nun yerine geçerken diğer taraftanda Kemal’ in zirvesine ulaşıncaya kadar Yüce merdivenlerle dereceleri kat etmeye devam etti. Bütün ümidler kendisinde tamamlandı. Ahlakı babasının ahlakının aynısı oldu. Böylece onlar en iyi bir İmam ve muktedi oldular. Şimdi o müntesiblerinin arasında emin bir nasihatçı, kötü ve çirkin bid’atleri kaldırıcı münazaalarda barıştırıcı, süluk ve riyazette irşad edici, vakitlerini ilimle değerlendirici olarak seyrine devam etmektedir. İlmi çalışmalarının bir bölümü talimle, bir bölümü mütalaa ile bir bölümü de faydalı şeyleri bir araya getirip din kardeşleri arasında yaymak üzere telifat yapmakla değerlendirip vakti kesmektedir. Zira sufiler şöyle derler; “ Vakit kılıç gibidir, Sen onu kesmezsen O seni keser” Müellifimiz telif ettiği eserlerine “Sahife” ismini vermekte ve peşpeşe ( 1, 2 ) diye rakamla saymaktadır. Şiödiye kadar basılan ve basılmayanların sayısı 10 a ulaşmıştır;


ESERLERİ
1. Sahife: Hizb-ül hikayikil İrşadiye : Dua ve zikirlerle ilgilidir, basılmıştır.
2. Sahife: Es-Saihül mütefekkir : Akide ile ilgilidir, basılmıştır.

3. Sahife: Cem-ül cevai : Tefsir, hadis ve fıkıf usulü ile ilgilidir, basılmıştır.

4. Sahife: Hülasat-ül Telhis : Edebiyatla ilgili olup maani ve bedii ilimlerine aittir, basılmıştır.
5. Sahife: Sahifet-ül İctihad:
6. Sahife: Esrarüt Tasavvuf : Tasavvufla ilgilidir, Türkçeye tercüme edilip basılmıştır.
7. Sahife: El Akaid :

8. Sahife: El Berahin Ala Haşril İnsan ve Vücudi Alemin Ahar : İnsanların tekrar dirileceğine ve başka bir alemin varlığına ait delillerle ilgilidir.

9. Sahife : Ed-Delaillü-l Katı-a Ala risaleti Seyyidina Muhammed (s.a.v.) ve İcazi Kur’ an : Hz. Muhammed (a.s) peygamberliği ve Kur’ an ın icazı ile ilgili kesin deliller ihtiva etmektedir.
10. Sahife: Sahifet-ül marifet : Marifetle alakalıdır
11. Sahife: Tabiat Çınlıyor: Arapça Türkçe basıldı.



Bu yekta olan yiğidin babasının eserlerine ve şemaline erişeceğine inanıyorum. Zira halen O’ nun sıret ve suretindedir. O hem zamanımızın hem de geleceğin şahsiyetidir. O “Ne iyi Mürşid ve Lider.” Diyerek övmemize layıktır. Aynı zamanda bölgemizin ulema ve meşayih silsilesinden müteşekkil kuvvetli büyük bir halaka teşkil etmiştir.
Tek kelime ile O’ nu görenin “ Maşallah illa kuvvete illa billah” demesi yerinde olur. Allah(c.c.) ın Salat ve Selamı Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v. ) ve O’ nun al ve ashabına olsun. Amin..! Ve’L hamdulillahi Rabbil alemin.

kaynak - http://www.koolpa.com

12 Temmuz 2008 Cumartesi


Nur Yüzlü Nurullah (k.s.)